Blog

ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ (İzale-i Şüyu) DAVASI

ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ (İzale-i Şüyu) DAVASI

                              ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ (İzale-i Şüyu) DAVASI

  1. Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şüyu) Davası Nedir?

Ortaklığın giderilmesi (izale-i şüyu) davası, birden fazla kişinin mülkiyet hakkına sahip olduğu taşınır veya taşınmaz mallardaki ortaklık ilişkisinin sona erdirilmesi için açılan bir davadır. Ortaklık, paylı mülkiyet (müşterek mülkiyet) veya elbirliği mülkiyeti (iştirak halinde mülkiyet) şeklinde olabilir. Paydaşlar arasında ortaklığın devamı artık mümkün değilse ve malın paylaşılması konusunda anlaşmazlık varsa, paydaşlardan biri veya birkaçı, sulh hukuk mahkemesine başvurarak ortaklığın giderilmesini talep edebilir.

Paylı mülkiyette (müşterek mülkiyet), paydaşlar arasında belirli paylar vardır ve her paydaş, kendi payı üzerinde bağımsız olarak tasarrufta bulunabilir. Paydaşlardan herhangi biri, diğer paydaşların rızasına gerek olmaksızın ortaklığın giderilmesini isteyebilir. Paylı mülkiyette malın aynen taksimi (bölüştürülmesi) mümkünse mal paydaşlar arasında bölünür. Ancak aynen taksim mümkün değilse, malın satışına karar verilir ve elde edilen bedel paydaşlar arasında paylaştırılır.

Elbirliği mülkiyetinde (iştirak halinde mülkiyet), paydaşların belirlenmiş payları yoktur ve taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkı, tüm paydaşlara birlikte aittir. Miras yoluyla oluşan elbirliği mülkiyetinde paydaşlar (mirasçılar), tereke üzerindeki haklarını ancak birlikte hareket ederek kullanabilirler. Ortaklığın giderilmesi için açılan davada tüm mirasçıların katılımı zorunludur. Paydaşlardan biri eksik olursa, dava usulden reddedilir. Bu nedenle, miras ortaklığına konu taşınmazların ortaklığının giderilmesi isteniyorsa, öncelikle mirasçılık belgesi alınmalı ve tüm mirasçılar davaya dahil edilmelidir.

Ortaklığın giderilmesi davasında iki temel yöntem vardır:

Aynen Taksim: Taşınmazın bölünmesi fiilen mümkünse, taşınmaz aynen taksim edilerek paydaşlara verilir.

Satış Suretiyle Paylaştırma: Taşınmazın bölünmesi mümkün değilse, açık artırma yoluyla satılır ve elde edilen bedel, paydaşların hisseleri oranında paylaştırılır.

Taşınmazın bölünmesinin mümkün olup olmadığını belirlemek için mahkeme, genellikle bilirkişi incelemesi yaptırır. Bilirkişi raporu doğrultusunda mahkeme, aynen taksim veya satış kararı verir. Satış kararı verilmesi halinde, mal genellikle açık artırma yoluyla satılır ve satış bedeli paydaşlara dağıtılır.

Sonuç olarak, ortaklığın giderilmesi davası, paydaşların mülkiyet ilişkisini sona erdirmek amacıyla başvurdukları hukuki bir yoldur. Paydaşlardan biri ortaklığın sona ermesini talep ettiğinde, mahkeme durumu değerlendirir ve malın aynen taksim edilip edilemeyeceğini inceler. Eğer taksim mümkün değilse, taşınmaz satılarak elde edilen gelir, paydaşlara payları oranında dağıtılır.

  • Paylı ve Elbirliği Mülkiyet Arasındaki Farklar

Paylı ve Elbirliği Mülkiyet Arasındaki Farklar

Ortaklığın giderilmesi davalarında, taşınır veya taşınmaz malın paylı mülkiyet (müşterek mülkiyet) mi yoksa elbirliği mülkiyeti (iştirak halinde mülkiyet) mi olduğu, davanın sürecini ve uygulanacak yöntemi doğrudan etkiler. Paydaşların mal üzerindeki tasarruf yetkileri, ortaklığın giderilmesi talebinde bulunma hakları ve paylaşma yöntemleri bu iki mülkiyet türüne göre farklılık göstermektedir.

Paylı mülkiyet (müşterek mülkiyet), birden fazla kişinin belirli paylarla bir taşınır veya taşınmaz malda hak sahibi olduğu mülkiyet türüdür. Her paydaş, payı oranında malın tamamında hak sahibidir ve kendi payı üzerinde bağımsız tasarruf yetkisine sahiptir. Paylı mülkiyette paydaşlar, kendi paylarını üçüncü kişilere devredebilir, rehin edebilir veya haczettirebilirler. Türk Medeni Kanunu’nun 698. maddesi uyarınca, paylı mülkiyete konu bir malda her paydaş, diğer paydaşların rızasını almaksızın ortaklığın giderilmesini talep edebilir. Paylı mülkiyette, malın aynen bölünmesi mümkünse aynı taksim yapılır, aksi durumda mal satılarak bedeli paydaşlara payları oranında dağıtılır.

Elbirliği mülkiyeti (iştirak halinde mülkiyet), genellikle miras yoluyla oluşan mülkiyet türüdür ve paydaşların payları belirli değildir. Mirasçıların terekeye konu taşınmazda birlikte malik olmaları durumunda, mülkiyet hakkı tüm paydaşlar tarafından oybirliği ile kullanılmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 702. maddesi uyarınca, elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazlarda tasarruf işlemleri için tüm paydaşların rızası gereklidir. Ortaklığın giderilmesi talebinde bulunulması durumunda tüm mirasçıların davaya katılımı zorunludur. Paydaşlardan biri eksik olursa, dava usulden reddedilir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, elbirliği mülkiyetinde paydaşlardan biri ortaklığın giderilmesini talep edebilir ancak tüm paydaşlar davaya dahil edilmeden karar verilemez.

Paylı mülkiyet ve elbirliği mülkiyeti arasındaki temel farklar şunlardır:

Pay Sahipliği: Paylı mülkiyette her paydaşın payı belirli ve bellidir. Elbirliği mülkiyetinde ise paylar belirli olmadığından tüm paydaşlar malın tamamında ortak malik sayılır.

Tasarruf Yetkisi: Paylı mülkiyette paydaşlar kendi payları üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabilirken, elbirliği mülkiyetinde tasarruf ancak tüm paydaşların oybirliği ile mümkündür.

Ortaklığın Giderilmesi: Paylı mülkiyette paydaşlardan biri, diğer paydaşların rızası aranmaksızın ortaklığın giderilmesini talep edebilir. Elbirliği mülkiyetinde ise tüm paydaşların katılımı olmadan ortaklığın giderilmesi mümkün değildir.

Pay Devri: Paylı mülkiyette paydaşlar paylarını başkalarına devredebilirken, elbirliği mülkiyetinde payların devri ancak ortaklık sona erdikten sonra mümkündür.

Ortaklığın giderilmesi açısından fark:

Paylı mülkiyette, aynen taksim mümkünse taşınmazın bölüştürülmesine, mümkün değilse satışına karar verilir. Elbirliği mülkiyetinde, ortaklığın giderilmesi için tüm paydaşların davada yer alması zorunludur. Paydaşlardan biri eksikse dava usulen reddedilir.

Sonuç olarak, ortaklığın giderilmesi davasında mülkiyet türü, uygulanacak yöntemi ve süreci doğrudan etkiler. Paylı mülkiyette paydaşlardan biri dahi ortaklığın giderilmesini talep edebilirken, elbirliği mülkiyetinde ortaklığın giderilmesi için tüm paydaşların katılımı gerekmektedir. Bu nedenle dava açılmadan önce mülkiyet türünün doğru belirlenmesi ve gerekli hukuki hazırlıkların yapılması büyük önem taşır.

  • Ortaklığın Giderilmesi Davası Açılabilecek Durumlar

Ortaklığın giderilmesi davası, bir taşınmaz veya taşınır mal üzerindeki paylı mülkiyet (müşterek mülkiyet) veya elbirliği mülkiyeti (iştirak halinde mülkiyet) sona erdirilmek istendiğinde açılır. Paydaşlardan biri veya birkaçı, ortaklığın devamı kendisi açısından uygun olmadığında veya malın paylaşılması konusunda anlaşmazlık yaşandığında, sulh hukuk mahkemesine başvurarak ortaklığın giderilmesini talep edebilir.

Paylı mülkiyette (müşterek mülkiyet), paydaşlardan her biri, malın aynen bölünmesini veya satış suretiyle ortaklığın sona erdirilmesini isteyebilir. Türk Medeni Kanunu’nun 698. maddesi uyarınca, uygun olmayan zamanlarda paylaşma talebinde bulunulamaz; ancak normal koşullarda paydaşlardan biri, diğer paydaşların rızası aranmaksızın her zaman ortaklığın giderilmesini talep edebilir. Bu durumda, malın aynen taksimi mümkünse bölünerek paydaşlara verilir; bölünmesi mümkün değilse satış yoluyla ortaklık sona erdirilir ve elde edilen gelir paydaşlar arasında hisseleri oranında paylaştırılır.

Elbirliği mülkiyetinde (iştirak halinde mülkiyet), genellikle miras yoluyla intikal eden mallarda ortaklık söz konusudur. Tereke üzerindeki haklar, tüm mirasçılara birlikte ait olduğundan, Türk Medeni Kanunu’nun 642. maddesi uyarınca, mirasçılardan biri ortaklığın giderilmesini talep edebilir. Ancak, elbirliği mülkiyetine tabi mallarda tüm paydaşların davaya katılması zorunludur. Mirasçılardan biri eksikse dava usulden reddedilir.

Ortaklığın giderilmesi davası şu durumlarda açılabilir:

  1. Paylı mülkiyete tabi taşınmazlarda: Tapuda paylı mülkiyet olarak kayıtlı taşınmazlarda, paydaşlardan biri ortaklığın sona erdirilmesini isteyebilir.
  2. Miras yolu ile elbirliği mülkiyetinde: Mirasçılar arasında elbirliği mülkiyetine tabi malların paylaşılması gerektiğinde, mirasçılardan biri ortaklığın giderilmesini talep edebilir.
  3. Taşınır mallarda: Araç, ziynet eşyası veya diğer taşınır mallarda ortaklık söz konusuysa, ortaklığın giderilmesi davası açılabilir.
  4. Paydaşlar arasında anlaşmazlık varsa: Paydaşlar arasında malın paylaşılması veya yönetimi konusunda anlaşmazlık çıkmışsa, ortaklığın giderilmesi talep edilebilir.

Aynen taksim veya satış suretiyle paylaşma:

Ortaklığın giderilmesi davasında, mahkeme malın aynen bölünüp bölünemeyeceğini değerlendirir. Eğer malın aynen bölünmesi mümkün değilse, açık artırma yoluyla satışına karar verilir. Satıştan elde edilen gelir, paydaşların hisseleri oranında paylaştırılır. Özellikle taşınmazlarda aynen taksim mümkün olmadığında, mahkeme satış kararı vererek malın açık artırma ile satılmasını sağlar. Satıştan elde edilen bedel, mahkeme kararı doğrultusunda paydaşlara dağıtılır.

Ortaklığın giderilmesi davası açılmasının uygun olmadığı durumlar:

  1. Uygun olmayan zaman: Eğer malın piyasa koşulları nedeniyle düşük fiyata satılması veya paydaşlar açısından ekonomik zarar doğurma riski varsa, ortaklığın giderilmesi talebi reddedilebilir. Türk Medeni Kanunu’nun 698/son maddesi bu durumu düzenlemektedir.
  2. Paydaşların anlaşmalı paylaşımı: Eğer paydaşlar aralarında anlaşarak malın paylaşımı konusunda uzlaşıya varmışlarsa, dava açılmasına gerek yoktur. Bu durumda noter huzurunda yapılacak bir sözleşmeyle paylaşım gerçekleştirilebilir.
  3. Taşınmazın bölünmesi mümkün olmadığında: Taşınmazın bölünmesi durumunda ekonomik değer kaybı yaşanacaksa, mahkeme malın satışına karar verebilir.

Sonuç olarak, ortaklığın giderilmesi davası, paydaşların mal üzerindeki ortaklık ilişkisinin sona erdirilmesi için başvurdukları bir hukuki yol olup, aynen taksim veya satış suretiyle sonuçlandırılabilir. Paylı mülkiyette paydaşlardan biri her zaman ortaklığın giderilmesini isteyebilirken, elbirliği mülkiyetinde tüm paydaşların davaya katılımı zorunludur. Dava açılmadan önce, malın aynen bölünüp bölünemeyeceği veya satış yoluyla mı paylaşılacağı konusunda hukuki değerlendirme yapılması önem taşır.

  • Ortaklığın Giderilmesi Davası Kime Karşı Açılır?

Ortaklığın giderilmesi davasında davacı, taşınır veya taşınmaz malda pay sahibi olan herhangi bir paydaştır. Paydaşlardan biri veya birkaçı, ortaklığın sona erdirilmesi için sulh hukuk mahkemesine başvurabilir. Bu dava, hem paylı mülkiyet (müşterek mülkiyet) hem de elbirliği mülkiyeti (iştirak halinde mülkiyet) durumlarında açılabilir. Ancak davada tüm paydaşların taraf olması zorunludur. Paydaşlardan biri eksik olursa, dava usulden reddedilir.

Paylı mülkiyette (müşterek mülkiyet), davacı olan paydaş, diğer tüm paydaşları davaya dâhil ederek ortaklığın giderilmesini talep edebilir. Türk Medeni Kanunu’nun 698. maddesi uyarınca, paydaşlardan her biri malın paylaşılmasını isteyebilir ve diğer paydaşların rızası aranmaksızın dava açabilir. Paydaşlar arasında anlaşma sağlanamazsa, mahkeme aynen taksim veya satış yoluyla ortaklığın giderilmesine karar verir. Paylı mülkiyette davada tüm paydaşların yer alması zorunludur ve taraflardan biri eksik olursa dava eksik taraf nedeniyle reddedilir.

Elbirliği mülkiyetinde (iştirak halinde mülkiyet), davacı, miras yoluyla oluşan elbirliği mülkiyetinde ortaklığın sona erdirilmesini talep edebilir. Ancak elbirliği mülkiyetinde paydaşların payları belirli olmadığı için, Türk Medeni Kanunu’nun 702. maddesi gereği tüm paydaşların katılımı zorunludur. Tereke üzerindeki mülkiyet hakkı, tüm mirasçılar tarafından birlikte kullanılmakta olup, tasarruf işlemleri ancak oybirliği ile yapılabilmektedir. Bu nedenle, ortaklığın giderilmesi talebinde bulunan paydaş, tüm mirasçıları davaya dahil etmek zorundadır. Paydaşlardan biri eksik olursa, dava usulden reddedilir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.10.1998 tarihli ve 1998/1-692 E., 1998/741 K. sayılı kararına göre, elbirliği mülkiyetinde paydaşlardan biri eksikse davanın usulden reddi gerekir.

Ortaklığın giderilmesi davasında taraf olabilecek kişiler şunlardır:

  1. Davacı: Malın paydaşı olan ve ortaklığın giderilmesini isteyen paydaş veya paydaşlar. Davayı açan kişi, paylı veya elbirliği mülkiyetine konu malın ortağı olmalıdır.
  2. Davalı: Davaya konu olan malın diğer tüm paydaşları davalı olarak gösterilmelidir. Paydaşlardan biri eksik bırakılırsa, dava taraf eksikliği nedeniyle reddedilir.
  3. Miras Ortaklığında Davalılar: Elbirliği mülkiyetinde mirasçılar davalı olarak gösterilmelidir. Eğer mirasçılardan biri vefat etmişse, mirasçılık belgesi alınarak mirasçıların davaya dahil edilmesi gerekmektedir.

Dava açarken dikkat edilmesi gerekenler:

Tüm paydaşların davaya katılımı sağlanmalıdır. Paydaşlardan biri bile eksik olursa dava usulden reddedilir.

Elbirliği mülkiyetinde tüm mirasçılar davaya dahil edilmelidir. Mirasçıların tamamı katılmadan davanın sonuçlandırılması mümkün değildir.

Paylı mülkiyette paydaşların katılımı sağlanmalıdır. Paydaşlardan biri eksikse dava eksik taraf nedeniyle reddedilir.

Ortaklığın giderilmesi davalarında taraf olamayacak kişiler:

  1. Borçlu paydaşın alacaklısı: Alacaklı, borçlu paydaşın payını haczettirip sattırabilir ancak ortaklığın giderilmesi davası açamaz.
  2. Üçüncü kişiler: Taşınmazda hak sahibi olmayan kişiler ortaklığın giderilmesi davasında taraf olamaz.
  3. İntifa hakkı sahipleri: İntifa hakkı sahipleri, mal üzerindeki hakları geçici olduğundan ortaklığın giderilmesi davasında taraf olamazlar.

Sonuç olarak, ortaklığın giderilmesi davası açılırken tüm paydaşların davaya dahil edilmesi gerekmektedir. Paydaşlardan biri eksik bırakıldığında mahkeme, davayı usulden reddeder. Özellikle miras yoluyla elbirliği mülkiyeti söz konusu olduğunda tüm mirasçıların davaya katılımı sağlanmalıdır. Paylı mülkiyette ise davacı dışındaki tüm paydaşlar davalı olarak gösterilmelidir. Bu nedenle dava açılırken taraf eksikliğinin önlenmesi ve tüm paydaşların davada yer almasının sağlanması büyük önem taşır.

  • Ortaklığın Giderilmesi Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Ortaklığın giderilmesi (izale-i şüyu) davalarında, görevli ve yetkili mahkemenin doğru belirlenmesi büyük önem taşır. Bu davalarda yanlış mahkemede açılan davalar usulden reddedileceği için, davanın baştan itibaren doğru mahkemede açılması sürecin hızlı ve sağlıklı ilerlemesini sağlar. Türk Medeni Kanunu (TMK) ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) bu konularda açık hükümler içermektedir.

Görevli Mahkeme: Sulh Hukuk Mahkemesi

Ortaklığın giderilmesi davalarında görevli mahkeme, sulh hukuk mahkemesidir. Bu husus, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 4. maddesi ile açıkça düzenlenmiştir:

HMK m. 4/1-b:

“Taşınır ve taşınmaz mal ve haklara ilişkin ortaklığın giderilmesi davaları sulh hukuk mahkemelerinde görülür.”

Taşınır veya taşınmaz mallara ilişkin ortaklığın giderilmesi davalarında, malın değerine bakılmaksızın sulh hukuk mahkemesi görevlidir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğu için mahkeme görevli olup olmadığını kendiliğinden inceler ve yanlış mahkemede açılan davaları usulden reddeder.

Yetkili Mahkeme: Taşınmazın Bulunduğu Yer Mahkemesi

Ortaklığın giderilmesi davalarında yetkili mahkeme, taşınmazın bulunduğu yer sulh hukuk mahkemesidir. Bu durum HMK’nin 12. maddesi ile düzenlenmiştir:

HMK m. 12:

“Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.”

Taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir ve taraflar bu yetki kuralını anlaşma ile değiştiremez. Birden fazla taşınmazın ortaklığının giderilmesi isteniyorsa, taşınmazlardan birinin bulunduğu yer mahkemesi yetkili kabul edilir.

Birden Fazla Taşınmaz Varsa:

Eğer davaya konu olan birden fazla taşınmaz varsa, bu taşınmazlardan herhangi birinin bulunduğu yer mahkemesinde dava açılabilir. HMK m. 12/3 hükmüne göre, birden fazla taşınmazın paylaşılması davalarında taşınmazlardan birinin bulunduğu yer mahkemesi yetkili kabul edilir.

Taşınır Mallar İçin Yetki:

Eğer ortaklığın giderilmesi davasına konu olan mal taşınır ise (örneğin araç, ziynet eşyası vb.), yetkili mahkeme davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Bu durumda, HMK’nin 6. maddesi gereği genel yetki kuralı uygulanır ve dava, davalının dava açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde açılır.

Miras Ortaklığında Yetki: Mirasbırakanın Son Yerleşim Yeri Mahkemesi

Eğer dava, miras sonucu oluşan elbirliği mülkiyetine konu bir taşınmaz veya mal hakkında açılıyorsa, yetkili mahkeme mirasbırakanın son yerleşim yeri mahkemesidir. Bu durum, HMK’nin 11. maddesi ile düzenlenmiştir:

HMK m. 11/1:

“Terekenin paylaşılmasına veya ortaklığın giderilmesine ilişkin davalarda mirasbırakanın son yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.”

Miras ortaklığı durumunda, mirasbırakanın son yerleşim yeri mahkemesi, taşınmazlar farklı illerde olsa bile yetkilidir. Bu nedenle, miras sonucu oluşan elbirliği mülkiyetine ilişkin ortaklığın giderilmesi davalarında yetki açısından mirasbırakanın son yerleşim yeri esas alınmalıdır.

Görev ve Yetki Hakkında Yargıtay Kararları:

1. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, 14.05.2014 tarihli ve 2014/5399 E., 2014/6336 K. sayılı kararı:

“Ortaklığın giderilmesi davasında görevli mahkeme, dava konusu taşınmazın değerine bakılmaksızın sulh hukuk mahkemesidir.”

2. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi, 08.05.2014 tarihli ve 2014/3860 E., 2014/5949 K. sayılı kararı:

“Birden fazla taşınmazın ortaklığının giderilmesine ilişkin davalarda, taşınmazlardan herhangi birinin bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir.”

3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 21.10.1998 tarihli ve 1998/1-692 E., 1998/741 K. sayılı kararı:

“Elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazlarda ortaklığın giderilmesi davası açılabilmesi için, paydaşlığın müşterek mülkiyete dönüşmesine gerek yoktur. Görev ve yetki kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkeme re’sen dikkate almak zorundadır.”

Dava Açarken Dikkat Edilmesi Gerekenler:

-Taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir. Yetkisiz bir mahkemede açılan dava usulden reddedilir.

-Birden fazla taşınmaz varsa, taşınmazlardan birinin bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir.

-Miras sonucu oluşan elbirliği mülkiyetinde, mirasbırakanın son yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.

-Taşınır mallar için davalının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.

Sonuç olarak, ortaklığın giderilmesi davası açılırken görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğu ve taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğu unutulmamalıdır. Yetkisiz veya görevsiz mahkemede açılan davalar, usulden reddedileceği için dava sürecinin baştan itibaren doğru mahkemede yürütülmesi gerekmektedir.

  • Ortaklığın Giderilmesi Davasında Uygulanacak Yargılama Usulü

Ortaklığın giderilmesi davalarında uygulanacak yargılama usulü, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) ilgili hükümleri uyarınca belirlenmiştir. Bu davalarda basit yargılama usulü uygulanmakta olup, dava süreci kısa ve net bir şekilde yürütülür. HMK’nin 316/1-h maddesi gereği, sulh hukuk mahkemelerinde görülen ortaklığın giderilmesi davaları basit yargılama usulüne tabidir.

Basit Yargılama Usulü Nedir?

Basit yargılama usulü, dava sürecinin daha kısa sürede ve pratik şekilde tamamlanmasını sağlamak amacıyla, daha az duruşma ve hızlandırılmış işlem süreci içeren bir usul türüdür. Bu usulde dilekçelerin verilmesi, delillerin toplanması ve yargılama süreci daha hızlı yürütülür. HMK’nin 320. maddesine göre, basit yargılama usulünde dava dilekçesi ve cevap dilekçesi ile sınırlı kalınır, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri verilmez.

Basit Yargılama Usulünün Özellikleri:

-Tarafların beyanları kısa sürede alınır.

-Deliller hızla toplanır ve bilirkişi incelemesi yapılır.

-Duruşma sayısı genellikle 1-2 celse ile sınırlıdır.

-Karar verme süreci kısa sürer ve mahkeme davayı daha hızlı sonuçlandırır.

Dava Süreci ve Aşamaları

1. Dava Dilekçesinin Verilmesi:

Ortaklığın giderilmesi davası, sulh hukuk mahkemesine hitaben yazılan bir dava dilekçesi ile açılır. Dava dilekçesinde:

-Paydaşların isimleri,

-Taşınmazın veya taşınır malın tapu kaydı,

-Davacının aynen taksim veya satış talepleri,

-Davaya katılacak diğer paydaşların bilgileri açıkça belirtilmelidir.

2. Tarafların Cevap Süreci:

Davalı paydaşlar, dava dilekçesine karşı dilekçeyi tebliğ aldıktan sonra 2 hafta içinde cevap dilekçesi sunabilirler. Basit yargılama usulü gereği, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçesi verilmez.

3. Bilirkişi İncelemesi ve Keşif:

Mahkeme, taşınmazın aynen taksime uygun olup olmadığını değerlendirmek amacıyla bilirkişi incelemesi yapar. Bilirkişi, taşınmazın aynen bölünmeye elverişli olup olmadığını ve aynen taksim mümkün değilse değer tespiti yapılması gerektiğini raporla mahkemeye sunar.

4. Aynen Taksim veya Satış Kararı:

Bilirkişi raporu doğrultusunda, mahkeme aynen taksimin mümkün olup olmadığını değerlendirir.

Aynen Taksim Mümkünse: Taşınmaz paydaşlar arasında bölüştürülerek mülkiyet ferdi hale getirilir.

Aynen Taksim Mümkün Değilse: Taşınmazın satılarak ortaklığın giderilmesine karar verilir. Bu durumda mal, açık artırma yoluyla satılır ve elde edilen gelir paydaşlara hisseleri oranında dağıtılır.

5. Karar ve İtiraz Süreci:

Mahkeme kararına karşı taraflar, 2 hafta içinde istinaf yoluna başvurabilir. İstinaf dilekçesi, kararın tebliğinden itibaren verilmelidir. İstinaf başvurusu sonucunda verilen karar kesinleştiğinde icra takibi başlatılarak hükmün infazı sağlanır.

Bilirkişi İncelemesi ve Teknik Raporlar

Ortaklığın giderilmesi davalarında bilirkişi incelemesi, taşınmazın aynen bölünüp bölünemeyeceği veya satış bedelinin tespiti açısından büyük önem taşır. Mahkeme, dava sürecinde taşınmazın fiziksel olarak taksim edilip edilemeyeceğini ve taksimin ekonomik değer kaybına yol açıp açmayacağını bilirkişi raporu ile değerlendirir.

Bilirkişi Raporunda İncelenen Hususlar:

-Taşınmazın aynen taksime uygun olup olmadığı,

-Aynen taksimin ekonomik kayba yol açıp açmayacağı,

-Satış durumunda taşınmazın muhtemel piyasa değeri,

-Açık artırma sürecinde tahmini satış bedeli.

Dava Süresi ve Celse Sayısı

Ortaklığın giderilmesi davalarının süresi, davaya konu taşınmazın aynen taksime elverişli olup olmadığına ve tarafların itirazlarına bağlı olarak değişebilir. Ancak, ortalama dava süresi 1-1,5 yıl arasında değişmektedir. Dava genellikle 3-4 celse içinde sonuçlanır.

Davanın hızlanması için:

-Paydaşların tümü davaya dahil edilmelidir.

-Bilirkişi raporuna yapılan itirazlar zamanında yapılmalıdır.

-Açık artırma süreci dikkatle takip edilmelidir.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Karşılaşılan Usul Hataları

Ortaklığın giderilmesi davalarında en sık karşılaşılan usul hataları şunlardır:

  1. Eksik Tarafla Dava Açılması: Paydaşlardan biri eksik bırakıldığında dava usulden reddedilir.
  • Yetkisiz Mahkemede Dava Açılmas:: Taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi yetkili olduğundan yetkisiz mahkemede açılan davalar usulden reddedilir.

Yanlış Taleple Dava Açılması: Malın aynen taksim edilmesi mümkünken doğrudan satış talep edilmesi, davanın gereksiz uzamasına neden olur.

Sonuç ve Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Ortaklığın giderilmesi davalarında basit yargılama usulü uygulanır ve dava süreci hızlandırılmış bir şekilde yürütülür. Dava açılırken görevli ve yetkili mahkemenin doğru belirlenmesi, tüm paydaşların davaya katılması ve bilirkişi raporlarına itiraz süresinin takip edilmesi gibi hususlara dikkat edilmelidir. Usul hataları nedeniyle davanın usulden reddedilmesi veya gereksiz yere uzaması gibi risklerin önüne geçmek için tüm sürecin dikkatle takip edilmesi gerekmektedir.

  • Ortaklığın Giderilmesi Davasında Taşınmazın Satışı ve Açık Artırma Süreci

Ortaklığın giderilmesi davasında taşınmazın aynen taksim edilmesi mümkün değilse, mahkeme malın satış yoluyla paylaştırılmasına karar verir. Bu durumda, taşınmaz açık artırma yöntemiyle satılır ve elde edilen gelir, paydaşların hisseleri oranında paylaştırılır. Türk Medeni Kanunu’nun 699. maddesi gereğince, aynen taksim mümkün olmadığında satış zorunlu hale gelir ve taşınmazın satışında genellikle İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) hükümleri uygulanır.

Açık Artırma Sürecinin Aşamaları

1. Satış Kararının Verilmesi:

Mahkeme, taşınmazın aynen bölünmesinin mümkün olmadığını bilirkişi raporları ile tespit ettikten sonra, satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verir. Bu karar kesinleştikten sonra taşınmazın satışı için gerekli işlemler başlatılır.

2. Satış Talebinin İcra Müdürlüğüne İletilmesi:

Mahkeme tarafından verilen satış kararının kesinleşmesiyle birlikte, taraflardan biri icra müdürlüğüne başvurarak taşınmazın satışını talep edebilir. Taşınmazın satış işlemleri İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 128 ve devamı maddeleri uyarınca yürütülür.

3. Satış Giderlerinin Ödenmesi:

Satış işlemlerinin başlaması için gerekli olan satış giderleri ve masraflar, başvuruda bulunan paydaş tarafından ödenir. Bu masraflar genellikle ilan giderleri, bilirkişi ücretleri ve harçlar gibi kalemlerden oluşur.

4. Satış İlanının Yayınlanması:

İcra müdürlüğü, satış kararından sonra taşınmazın açık artırmaya çıkarılacağını ilan eder. Satış ilanı, Elektronik Satış Portalı (esatis.uyap.gov.tr) üzerinden yapılır ve ilan metninde:

-Satışın yapılacağı tarih,

-Taşınmazın niteliği,

-Muammen bedeli (bilirkişi raporu ile belirlenen tahmini değer),

-Artırmaya katılım şartları belirtilir.

5. Açık Artırma ve Satış İşlemi:

Açık artırma süreci genellikle Elektronik Satış Portalı (e-Satış) üzerinden gerçekleştirilir ve satış süreci iki aşamalı olarak yapılır:

Birinci Açık Artırma: İlk artırma, satış ilanında belirtilen tarihte yapılır ve muhammen bedelin %50’si üzerinden açık artırmaya çıkılır. Eğer bu bedel üzerinden alıcı çıkmazsa, ikinci artırmaya geçilir.

İkinci Açık Artırma: İlk artırmada alıcı çıkmazsa, ikinci artırmada taşınmaz muammen bedelin %50’sinin altına düşmeyecek şekilde tekrar açık artırmaya sunulur. Bu artırmada teklif edilen bedel, taşınmazın toplam borç ve masraflarını karşılıyorsa satış gerçekleştirilir.

6. Satışın Kesinleşmesi ve Payların Dağıtımı:

Satış tamamlandıktan sonra, artırma sonucunda elde edilen gelir, mahkeme kararı doğrultusunda paydaşların hisseleri oranında paylaştırılır. Satış bedeli, tarafların hak ve payları dikkate alınarak dağıtılır ve satıştan elde edilen gelir, icra müdürlüğü tarafından paydaşlara ödenir.

Satış Sürecinde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

1. Satışın Doğru Değer Üzerinden Yapılması:

Taşınmazın muhammen bedeli, bilirkişi raporu ile belirlenir. Ancak, satış ilanında belirtilen bedelin piyasa değerinden düşük olması durumunda, paydaşlar bu duruma itiraz edebilir ve muhammen bedelin yeniden değerlendirilmesini talep edebilir.

2. Artırmaya Katılım Şartlarının Takibi:

Açık artırmaya katılmak isteyen kişilerin teminat bedeli yatırması zorunludur. Teminat bedeli genellikle muhammen bedelin %10’u oranında olup, artırmaya katılmak isteyenlerin bu bedeli artırmadan önce yatırmaları gerekir.

3. Satışa İtiraz ve Feshin Talep Edilmesi:

Satış sürecinde usulsüzlük tespit edilirse, paydaşlar veya ilgili taraflar satışın feshi talebinde bulunabilir. Satışın feshini isteyen kişi, satış tarihinden itibaren 7 gün içinde icra mahkemesine başvurarak satışın iptalini talep edebilir.

Açık Artırmaya Sadece Paydaşların Katılması (İİK m. 133)

Eğer tüm paydaşlar oybirliği ile talepte bulunursa, taşınmazın yalnızca paydaşlar arasında yapılacak bir artırma ile satılması mümkündür. İcra ve İflas Kanunu’nun 133. maddesi gereği, tüm paydaşların mutabakatı ile artırma yalnızca paydaşlarla sınırlı tutulabilir ve üçüncü kişilerin katılımı engellenir.

Paydaşlar Arasında Satışın Avantajları:

-Taşınmazın değerinin altında satılması riski ortadan kalkar.

-Malın dışarıdan alıcıya gitmesi engellenir ve mal, paydaşlardan birinde kalır.

-Açık artırma süreci daha kontrollü ve güvenli şekilde yürütülür.

Satış Sürecine İtiraz ve Fesih Talebi

Satış sürecinde usulsüzlük veya hukuka aykırılık tespit edilmesi durumunda, satışın feshi talebinde bulunulabilir. İİK m. 134 gereği, artırmadan itibaren 7 gün içinde satışın feshi için icra mahkemesine başvuru yapılmalıdır.

Satışın Feshi Talebi Şu Nedenlerle Yapılabilir:

-Satış ilanının usulüne uygun yapılmaması,

-Artırmanın usulsüz gerçekleştirilmesi,

-Satış bedelinin muhammen bedelin çok altında kalması,

-Artırmaya katılanlar arasında hile yapılması.

Sonuç ve Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Ortaklığın giderilmesi davalarında taşınmazın satışı ve açık artırma süreci, titizlikle takip edilmesi gereken aşamalardan biridir. Satış süreci icra müdürlüğü tarafından yürütülür ve artırma işlemleri e-Satış üzerinden gerçekleştirilir. Satış bedelinin adil olması ve paydaşların haklarının korunması açısından bilirkişi raporunun dikkatle incelenmesi ve muhtemel itirazların zamanında yapılması önemlidir. Ayrıca, paydaşlar arasında anlaşma sağlanırsa, taşınmazın yalnızca paydaşlar arasında satılması talep edilebilir ve satışın feshine ilişkin usulsüzlük durumunda 7 gün içinde fesih talebinde bulunulması gerekmektedir.

  • Ortaklığın Giderilmesi Davasında Bilirkişi ve Değer Tespiti

Ortaklığın giderilmesi davalarında bilirkişi incelemesi ve değer tespiti, taşınmazın aynen taksime uygun olup olmadığının belirlenmesi ve satış durumunda muhammen bedelin doğru tespiti açısından büyük önem taşır. Türk Medeni Kanunu’nun 699. maddesi gereğince, mahkeme malın aynen bölünmeye elverişli olup olmadığını araştırmak ve taksim mümkün değilse satış yoluyla ortaklığı gidermek zorundadır.

Bilirkişi İncelemesinin Amacı:

-Taşınmazın aynı taksime uygun olup olmadığını değerlendirmek,

-Bölünmesi halinde ekonomik değer kaybı oluşup oluşmayacağını tespit etmek,

-Satış zorunlu hale gelirse muhammen bedeli belirlemek.

Bilirkişi Süreci:

Mahkeme, taşınmazın durumunu incelemek ve gerekli değerlendirmeleri yapmak üzere bilirkişi atar. Bilirkişi, yerinde keşif yaparak taşınmazın fiziksel özelliklerini, bölünebilir olup olmadığını ve bölünmenin ekonomik zarar doğurup doğurmayacağını inceler. Eğer aynen taksim mümkün değilse, bilirkişi raporunda taşınmazın muhammen bedeli belirlenir. Satış sürecinde bu bedel esas alınarak açık artırma yapılır.

Muhammen Bedelin Belirlenmesi:

Bilirkişi, taşınmazın muhammen bedelini belirlerken:

-Taşınmazın bulunduğu bölgede emsal satışları,

-Taşınmazın imar durumu ve kullanım şekli,

-Tapu kayıtları ve taşınmaz üzerindeki hakları dikkate alır.

Bilirkişi Raporuna İtiraz:                     

Taraflar, bilirkişi raporunun kendilerine tebliğinden itibaren 2 hafta içinde itiraz edebilir. İtiraz halinde mahkeme, ek rapor alınmasına veya yeni bir bilirkişi heyeti görevlendirilmesine karar verebilir.

Sonuç:

Bilirkişi incelemesi, ortaklığın giderilmesi davasında mahkemenin taksim veya satış kararı vermesinde belirleyici bir rol oynar. Taşınmazın aynen taksime uygun olup olmadığı ve muhammen bedelin doğru tespit edilmesi, paydaşların haklarının korunması açısından hayati önemdedir. Bu nedenle, tarafların bilirkişi raporunu dikkatle incelemesi ve gerektiğinde itiraz hakkını zamanında kullanması gerekmektedir.

Prev post
MURİS MUVAZASI (Mirastan Mal Kaçırma) NEDENİYLE TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI
Haziran 24, 2025
Next post
SUÇ İŞLEME VE HAYSİYETSİZ HAYAT SÜRME NEDENİYLE BOŞANMA DAVASI
Haziran 24, 2025

Yorum bırakın

Hakkımda

Avukat Ahmet Alp Nehir Hukuk Bürosu olarak, ceza, aile, ticaret ve iş hukuku gibi alanlarda uzman hukuki destek sunuyoruz. Erzurum’da profesyonel danışmanlık ve dava takibi hizmeti veriyoruz. Haklarınızı korumak için buradayız. Bizimle iletişime geçin.

İletişim
Yekeler İş Merkezi, Muratpaşa, Saray Bosna Cd. Kat 4, No 20, 25000 Yakutiye/Erzurum