AKIL HASTALIĞI NEDENİYLE BOŞANMA DAVASI
- Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Nedir?
Türk Medeni Kanunu’nun 165. maddesi, evlilik birliği devam ederken eşlerden birinin akıl hastalığına yakalanması ve bu hastalığın ortak hayatı çekilmez hale getirmesi durumunda, diğer eşe boşanma davası açma hakkı tanımaktadır. Akıl hastalığı nedeniyle açılacak boşanma davasında, hastalığın evlilik birliğine etkileri, iyileşme ihtimalinin bulunmaması ve resmî sağlık kurulu raporu ile hastalığın tespit edilmesi şartları aranır.
TMK 165’in Hukuki Çerçevesi ve Tanımı
Türk Medeni Kanunu’nun 165. maddesi şu şekildedir:
“Eşlerden biri, evlilik birliği devam ederken akıl hastalığına yakalanır ve bu hastalık ortak hayatı diğer eş için çekilmez hale getirirse, bu durumda boşanma davası açılabilir. Ancak boşanma kararı verilmesi için hastalığın iyileşmeyeceğinin resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmesi gerekir.”
Bu hükme göre, boşanma kararı verilebilmesi için:
-Eşlerden birinin evlilik birliği devam ederken akıl hastalığına yakalanması,
-Bu hastalığın evlilik birliğini çekilmez hale getirmesi,
-Sağlık kurulu raporu ile hastalığın iyileşmeyeceğinin tespit edilmesi gerekmektedir.
Akıl Hastalığı ile Evliliğin Temelinden Sarsılması Arasındaki İlişki
Akıl hastalığı nedeniyle boşanma, kusura dayalı bir boşanma sebebi değildir. Bu nedenle, kusur aranmaksızın boşanma kararı verilebilir. Eşin akıl hastalığına yakalanması, diğer eşin kusurunu ortadan kaldırmaz, ancak boşanma sebebi olarak ortak hayatı çekilmez hale getirme şartı aranır.
Çekilmezlik Şartı:
Eşin akıl hastalığı, diğer eşin evlilik birliğini sürdürmesini imkânsız hale getirecek derecede olmalıdır. Hafif derecede akıl hastalığı veya kısa süreli psikolojik rahatsızlıklar boşanma sebebi olarak kabul edilmez.
Örnek:
Eşin şizofreni, bipolar bozukluk veya ağır depresyon gibi tedaviye cevap vermeyen kronik akıl hastalıklarına yakalanması, diğer eş için ortak hayatı sürdürülemez hale getirebilir.
Eşin akıl hastalığı nedeniyle evlilik birliği boyunca sürekli tıbbi bakım ve gözetim altında olması ve bu durumun diğer eşin yaşamını olumsuz etkilemesi, çekilmezlik şartını doğurur.
Kusur Aranmaması:
Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davalarında, eşin kusuru aranmaz. Akıl hastası olan eşin bu duruma kendi iradesi dışında yakalanmış olması, davanın sonucunu etkilemez. Bu davalarda, hastalığın iyileşme ihtimalinin bulunmaması ve evlilik birliğini çekilmez hale getirmesi esas alınır.
Sonuç:
Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davaları, kusur aranmaksızın özel boşanma sebepleri arasında yer alır. Eşlerden birinin akıl hastalığına yakalanması ve bu hastalığın evlilik birliğini çekilmez hale getirmesi durumunda, diğer eşin boşanma davası açma hakkı doğar. Ancak boşanma kararı verilmeden önce, sağlık kurulu raporu ile hastalığın tedavi edilemeyeceği ve iyileşme ihtimalinin bulunmadığı tespit edilmelidir. Bu davalarda mahkeme, hastalığın evlilik birliği üzerindeki etkilerini değerlendirir ve boşanma kararını buna göre verir.
- Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davası Açma Şartları
Türk Medeni Kanunu’nun 165. maddesi uyarınca, akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için bazı özel şartların yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu şartların sağlanması halinde, davacı eşin boşanma talebi mahkeme tarafından değerlendirilebilir. Ancak bu davalarda mahkemenin karar verebilmesi için resmî sağlık kurulu raporu ile hastalığın tedavisinin mümkün olmadığının tespit edilmesi şarttır.
1. Eşlerden Birinin Evlilik Birliği Sürecinde Akıl Hastalığına Yakalanması
Akıl hastalığına dayanılarak boşanma davası açılabilmesi için, akıl hastalığının evlilik süreci içinde ortaya çıkmış olması gerekmektedir. Eşlerden birinin evlilik öncesinde akıl hastalığına yakalanmış olması durumunda, diğer eş bu durumu bilerek evliliği kabul ettiğinden, bu hastalığa dayanarak boşanma davası açamaz.
Evlilik Öncesi Akıl Hastalığı:
Eğer eşlerden biri evlilik öncesinde akıl hastasıysa ve diğer eş bu durumu bilerek evlenmişse, boşanma talebinde bulunamaz.
Evlilik sırasında akıl hastalığının şiddetlenmesi veya kötüleşmesi durumunda ise, boşanma davası açılması mümkün olabilir.
Evlilik Sonrasında Ortaya Çıkan Akıl Hastalığı:
Eşlerden birinin evlilik devam ederken şizofreni, bipolar bozukluk, ağır depresyon, paranoid bozukluk gibi tedaviye cevap vermeyen akıl hastalıklarına yakalanması durumunda, boşanma talebi mümkündür.
Bu durumda hastalığın ilerlemesi ve evlilik birliğini çekilmez hale getirmesi halinde, diğer eş boşanma davası açabilir.
Örnek:
-Eşin evlilik sürecinde ağır şizofreniye yakalanması ve bu hastalığın tedavi edilememesi durumunda, mağdur eş boşanma davası açabilir.
-Bipolar bozukluk veya paranoid kişilik bozukluğu gibi psikolojik hastalıkların ilerlemesi ve eşin ortak hayatı çekilmez hale getirmesi halinde de boşanma sebebi oluşur.
2. Akıl Hastalığının Ortak Hayatı Çekilmez Hale Getirmesi
Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için, hastalığın ortak hayatı diğer eş açısından çekilmez hale getirmesi gerekmektedir. Akıl hastalığının varlığı tek başına boşanma sebebi sayılmaz; hastalığın evlilik birliği üzerinde ağır etkiler oluşturması ve evliliği sürdürülemez hale getirmesi şarttır.
Çekilmezlik Kriteri:
Akıl hastalığı, eşler arasındaki duygusal, sosyal ve maddi bağları temelden sarsmalı ve mağdur eşin evlilik birliğini sürdürmesi imkânsız hale gelmelidir.
Hafif derecede akıl hastalıkları veya geçici rahatsızlıklar çekilmezlik şartını sağlamaz.
Örnek:
-Sürekli tıbbi bakım gerektiren ve evlilik birliğini sürdürülemez hale getiren bir akıl hastalığı boşanma sebebi sayılır.
-Eşin uzun süreli psikoz, ağır depresyon veya paranoid bozukluk gibi hastalıkları, mağdur eş açısından ortak hayatı sürdürülemez hale getirebilir.
Geçici ve Hafif Hastalıklar Boşanma Sebebi Değildir:
Geçici nitelikteki psikolojik rahatsızlıklar veya hafif derecede akıl hastalıkları, akıl hastalığına dayalı boşanma sebebi oluşturmaz.
Örneğin, kısa süreli depresyon veya anksiyete bozukluğu gibi hastalıklar evlilik birliğini çekilmez hale getirmez ve boşanma talebi için yeterli gerekçe oluşturmaz.
3. Hastalığın İyileşme İhtimalinin Bulunmaması ve Sağlık Kurulu Raporu
Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için, hastalığın tedavi edilemeyeceği ve iyileşme ihtimalinin bulunmadığı resmî bir sağlık kurulu raporu ile kanıtlanmalıdır.
Resmî Sağlık Kurulu Raporu:
Akıl hastalığının tedavisinin mümkün olmadığını tespit eden resmî sağlık kurulu raporu boşanma kararı verilmesi için zorunludur.
Rapor, tam teşekküllü bir devlet hastanesinin veya üniversite hastanesinin psikiyatri bölümünden alınmalıdır.
Raporun İçermesi Gereken Hususlar:
-Hastalığın türü ve süresi,
-Tedaviye yanıt verilip verilmediği,
-Hastalığın ilerleyip ilerlemediği ve iyileşme ihtimalinin olup olmadığı,
-Hastalığın evlilik birliği üzerindeki etkileri.
Raporun Mahkemeye Sunulması:
Sağlık kurulu raporu, boşanma davası açıldıktan sonra mahkemenin talebi üzerine alınır ve dosyaya eklenir. Mahkeme, raporda belirtilen bulgulara göre davayı değerlendirir ve boşanma kararı verebilir.
Sonuç:
Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için üç temel şartın yerine getirilmesi gerekmektedir:
-Akıl hastalığına yakalanmanın evlilik birliği sürecinde gerçekleşmiş olması,
-Hastalığın ortak hayatı diğer eş için çekilmez hale getirmesi,
-Hastalığın tedavisinin mümkün olmadığının resmî sağlık kurulu raporu ile tespit edilmesi.
Bu şartların birlikte sağlanması halinde, mağdur eş akıl hastalığına dayanarak boşanma davası açabilir. Mahkeme, rapor ve delilleri değerlendirerek evlilik birliğinin devam edip edemeyeceğine karar verir.
- Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasında Sağlık Kurulu Raporunun Önemi
Türk Medeni Kanunu’nun 165. maddesi gereği, akıl hastalığına dayalı boşanma davalarında resmî sağlık kurulu raporu alınması zorunludur. Mahkeme, eşin akıl hastalığına yakalandığını ve bu hastalığın tedavisinin mümkün olmadığını resmî sağlık kurulu raporu ile tespit etmeden boşanma kararı veremez. Raporun mahkemeye sunulması ve mahkemenin bu raporu incelemesi, davanın kabul edilip edilmemesi açısından belirleyici bir unsurdur.
1. Resmî Sağlık Kurulu Raporunun Zorunluluğu
Zorunlu Bir Delil Niteliği Taşır:
Akıl hastalığı nedeniyle açılan boşanma davalarında, resmî sağlık kurulu raporu mahkeme için zorunlu bir delil niteliğindedir. Mahkeme, bu rapor olmadan davayı sonuçlandıramaz ve boşanma kararı veremez.
Tam Teşekküllü Hastaneden Alınmalıdır:
Sağlık kurulu raporu, yalnızca tam teşekküllü devlet hastaneleri veya üniversite hastanelerinin psikiyatri kliniklerinden alınabilir. Özel hastanelerden alınan raporlar mahkeme tarafından dikkate alınmaz.
Mahkemenin Resen Araştırma Yetkisi:
Mahkeme, davacı eş tarafından sunulan rapor dışında, gerekli gördüğünde resen araştırma yaparak tam teşekküllü bir hastaneden yeni bir sağlık kurulu raporu talep edebilir. Bu durumda, eşin akıl sağlığı yeniden değerlendirilir ve mahkeme rapor sonucuna göre karar verir.
2. Akıl Hastalığının Tedavisinin Mümkün Olmadığının Tespiti
Akıl hastalığı nedeniyle boşanma kararı verilebilmesi için, hastalığın tedavisinin mümkün olmadığının sağlık kurulu raporu ile kanıtlanması gerekir. Bu raporda, eşin iyileşme ihtimalinin bulunmadığı açıkça belirtilmelidir.
Hastalığın Süreklilik Arz Etmesi:
Akıl hastalığının kronik ve sürekli nitelikte olması gerekmektedir. Geçici veya iyileşme ihtimali olan psikolojik rahatsızlıklar bu kapsamda değerlendirilemez.
İyileşme Olasılığının Bulunmaması:
Sağlık kurulu raporunda, hastalığın tedavi edilmesinin mümkün olmadığı ve iyileşme ihtimalinin bulunmadığı açıkça belirtilmelidir. Tedaviye yanıt verebilecek durumdaki akıl hastalıkları nedeniyle boşanma kararı verilmez.
Örnek:
-Eşin paranoid şizofreni hastalığına yakalanması ve tedaviye yanıt vermemesi halinde, sağlık kurulu raporunda hastalığın tedavi edilemeyeceği belirtilirse boşanma kararı verilebilir.
-Akut psikoz gibi geçici rahatsızlıklar nedeniyle alınan raporlar, boşanma sebebi olarak değerlendirilemez.
3. Sağlık Kurulu Raporunda Aranan Hususlar
Mahkemeye sunulacak olan sağlık kurulu raporunun bazı zorunlu unsurları içermesi gerekmektedir. Eksik veya yetersiz raporlar, mahkeme tarafından geçerli sayılmaz ve davanın reddedilmesine neden olabilir.
Raporun İçermesi Gereken Unsurlar:
-Hastalığın adı ve tanısı,
-Hastalığın başlangıç ve seyir süreci,
-Tedaviye yanıt verilip verilmediği,
-Hastalığın kalıcı olup olmadığı ve iyileşme ihtimalinin bulunup bulunmadığı,
-Eşin evlilik birliği içinde ortak hayatı sürdürmesinin imkânsız hale gelip gelmediği.
Tedavi Sürecinin Değerlendirilmesi:
Sağlık kurulu raporunda, hastanın tıbbi tedavi sürecinin ayrıntılı bir değerlendirmesi yapılmalı ve mevcut tedavilerin etkisiz kaldığı belirtilmelidir.
Örnek:
Sağlık kurulu raporunda, eşin bipolar bozukluk teşhisi aldığı, uzun süreli tedaviye rağmen hastalığın iyileşmediği ve sürekli gözetim altında tutulması gerektiği belirtilirse, mahkeme bu raporu esas alarak boşanma kararı verebilir.
Raporda yalnızca hastalığın varlığı belirtilmiş, ancak tedavi süreci hakkında yeterli bilgi verilmemişse, mahkeme ek rapor talep edebilir.
4. Sağlık Kurulu Raporunun Mahkemeye Sunulması ve Değerlendirilmesi
Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davasında, sağlık kurulu raporu davacı veya mahkeme tarafından talep edilerek dosyaya sunulur.
Davacı Tarafından Sunulması:
Davacı eş, dava dilekçesi ile birlikte sağlık kurulu raporunu mahkemeye sunabilir.
Ancak, mahkeme gerek gördüğünde yeni bir rapor talep etme yetkisine sahiptir.
Mahkeme Tarafından Resen Talep Edilmesi:
Mahkeme, davacı tarafından sunulan raporu yeterli görmezse, resen bir sağlık kurulu raporu talep ederek eşin yeniden muayene edilmesini isteyebilir.
Raporun İncelenmesi ve Karar:
Mahkeme, raporun içeriğini değerlendirerek, hastalığın evlilik birliğini çekilmez hale getirip getirmediğine karar verir.
Eğer rapor hastalığın iyileşmeyeceğini ve tedavi edilemeyeceğini ortaya koyuyorsa, mahkeme boşanma kararı verir.
Sonuç:
Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davalarında, sağlık kurulu raporu zorunlu bir delil niteliğindedir. Mahkeme, bu rapor olmadan boşanma kararı veremez. Raporda, hastalığın tedavi edilemeyeceği ve iyileşme ihtimalinin bulunmadığı açıkça belirtilmelidir. Ayrıca raporun tam teşekküllü bir devlet hastanesinden veya üniversite hastanesinden alınması şarttır. Mahkeme, raporun içeriğini değerlendirerek, hastalığın evlilik birliğini çekilmez hale getirip getirmediğine karar verir ve buna göre boşanma kararı verir.
- Akıl Hastası Olan Eşin Hakları ve Boşanma Süreci
Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davalarında, akıl hastası olan eşin hakları ve korunması özel bir öneme sahiptir. Türk Medeni Kanunu ve ilgili mevzuat, akıl hastası eşin mağdur olmaması ve hukuki güvencelerinin korunması amacıyla bazı özel hükümler getirmiştir. Boşanma sürecinde, akıl hastası olan eşin temsili, vesayet altına alınması ve korunmaya yönelik tedbirlerin alınması mahkeme tarafından gözetilir.
1. Akıl Hastası Olan Eşin Hakları
Akıl hastalığı nedeniyle boşanma sürecinde, akıl hastası olan eşin hakları hukuki güvenceler altına alınmıştır. Bu süreçte, akıl hastası eşin temel haklarının korunması amacıyla vesayet ve temsil tedbirleri devreye girer.
Savunma ve Temsil Hakkı:
Akıl hastası olan eşin savunma hakkı korunur ve boşanma davası sırasında kendini temsil edemeyecek durumda olan eş için vasi atanır.
Vesayet altındaki eş, boşanma davasında vasisi aracılığıyla temsil edilir.
Maddi ve Manevi Güvenceler:
Akıl hastası olan eşin malvarlığı, nafaka ve tazminat hakları boşanma davası sürecinde korunur. Vasi veya mahkeme tarafından, eşin mağdur olmaması için gerekli tüm tedbirler alınır.
Miras ve Malvarlığı Hakları:
Boşanma sonrasında dahi, akıl hastası olan eşin miras hakkı ve mal rejimi tasfiyesinden doğan hakları korunur.
Örnek:
Akıl hastası olan eş, boşanma davasında vasisi tarafından temsil edilir ve mahkeme, eşin ekonomik durumunu dikkate alarak nafaka ve tazminat taleplerini değerlendirir. Boşanma gerçekleşse dahi, akıl hastası olan eşin miras hakkı devam eder ve bu hak, vasisi tarafından korunur.
2. Akıl Hastası Eşin Çekişmeli veya Anlaşmalı Boşanması Mümkün mü?
Anlaşmalı Boşanma Mümkün Değildir:
Akıl hastası olan eşin, anlaşmalı boşanma davası açması veya bu davaya rıza göstermesi mümkün değildir. Akıl hastalığı nedeniyle boşanma, ancak çekişmeli boşanma kapsamında değerlendirilir ve mahkeme kararı ile sonuçlanır.
Çekişmeli Boşanma Süreci:
Akıl hastası eşin boşanma davasında temsil edilmesi gerekmektedir. Mahkeme, akıl hastası eşin haklarını korumak amacıyla vasi atanmasını sağlar ve davayı bu şekilde yürütür.
3. Vesayet Altındaki Eşin Temsili ve Boşanma Sürecindeki Usuller
Akıl hastası olan eş, kendi haklarını koruyamayacak durumda olduğunda, mahkeme tarafından vesayet altına alınır ve kendisine vasi atanır. Vasi, akıl hastası eşin tüm hukuki işlemlerinde ve boşanma davasında temsil yetkisine sahiptir.
Vesayet Süreci:
Akıl hastası eşin boşanma davası açılmadan önce, mahkeme tarafından vesayet kararı alınması gerekir. Vesayet altına alınan eş, boşanma davasında kendini temsil edemez ve bu süreçte vasi atanır.
Vasinin Yetkileri ve Sorumlulukları:
Vasi, akıl hastası eşin malvarlığını ve haklarını korumakla yükümlüdür. Boşanma davasında, vasi akıl hastası eş adına tazminat, nafaka ve velayet gibi konularda taleplerde bulunabilir.
Mahkemenin Gözetim Yükümlülüğü:
Mahkeme, vesayet altındaki eşin haklarının korunması için gerekli tüm önlemleri almakla yükümlüdür. Akıl hastası eşin menfaatleri doğrultusunda, mahkeme davanın her aşamasında gözetim ve denetim yetkisini kullanır.
4. Akıl Hastası Eşin Nafaka ve Tazminat Hakları
Boşanma davası sonucunda, akıl hastası olan eşin nafaka ve tazminat hakları korunur. Mahkeme, akıl hastası eşin ekonomik güvencelerinin devamı için gerekli kararları alır.
Yoksulluk Nafakası:
Akıl hastası olan eş, boşanma sonrasında yoksulluğa düşecekse, diğer eşten yoksulluk nafakası talep edebilir. Nafaka miktarı, akıl hastası olan eşin ihtiyaçları ve diğer eşin ekonomik durumu dikkate alınarak belirlenir.
Tedbir Nafakası:
Boşanma süreci devam ederken, akıl hastası eşin mağdur olmaması için mahkeme tedbir nafakası kararı verebilir. Tedbir nafakası, boşanma süreci boyunca eşin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla bağlanır.
Maddi ve Manevi Tazminat:
Akıl hastası olan eş, boşanma sürecinde maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilir. Mahkeme, eşin kusurlu olup olmadığını dikkate alarak tazminat talebini değerlendirir.
Sonuç:
Akıl hastalığı nedeniyle boşanma sürecinde, akıl hastası olan eşin hakları ve korunması özel bir önem taşır. Boşanma davası sırasında akıl hastası eş için vasi atanması zorunludur ve mahkeme, eşin haklarını korumak amacıyla tüm gerekli tedbirleri alır. Akıl hastası eşin nafaka, tazminat ve malvarlığı hakları güvence altına alınır ve boşanma sonrasında dahi mağduriyet yaşamaması sağlanır. Ayrıca, anlaşmalı boşanma mümkün olmayıp, akıl hastalığı nedeniyle boşanma davaları çekişmeli boşanma kapsamında değerlendirilir.
- Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme
Akıl hastalığına dayalı boşanma davalarında, yetkili ve görevli mahkeme Türk Medeni Kanunu ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda yer alan usul hükümlerine göre belirlenir. Yetki ve görev kurallarına uyulmadan açılan davalar usulden reddedilir ve davanın yeniden açılması gerekir. Bu nedenle, akıl hastalığı nedeniyle açılacak boşanma davalarında doğru mahkemenin belirlenmesi büyük önem taşır.
1. Yetkili Mahkeme: Son Altı Ay Birlikte Oturulan Yer
Türk Medeni Kanunu’nun 168. maddesine göre, boşanma davalarında yetkili mahkeme, eşlerin son altı ay boyunca birlikte oturdukları yer aile mahkemesidir.
Son Altı Ay Birlikte Oturulan Yer:
Eşlerin son altı ay boyunca birlikte yaşadığı yer mahkemesi yetkilidir. Eğer eşler son altı ay boyunca farklı yerlerde yaşamışsa, davacı eşin veya davalı eşin yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.
Alternatif Yetki Kuralı:
Eğer eşler farklı yerlerde yaşamaya başladıysa, davacı eşin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir. Davalı eşin ikamet ettiği yer mahkemesi de davanın açılabileceği diğer yetkili mahkemedir.
Akıl Hastası Olan Eşin Vesayet Altında Olması Durumu:
Akıl hastası eş vesayet altındaysa, dava vasi tarafından açılabilir ve vesayet altındaki kişinin ikamet ettiği yer mahkemesi de yetkili mahkeme sayılır.
2. Görevli Mahkeme:
Boşanma davalarında görevli mahkeme, aile mahkemesidir. Aile mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemesi aile mahkemesi sıfatıyla davaya bakar.
3. Vesayet Kararı Olan Eşlerde Mahkeme Yetkisi
Vesayet Kararı Verilmişse:
Akıl hastası olan eş hakkında vesayet kararı verilmişse, davaya vesayet altındaki kişinin yerleşim yeri mahkemesi de bakabilir. Vasi, akıl hastası eşin haklarını korumak amacıyla boşanma davası açabilir ve süreci yürütür.
Vasinin Dava Açma Yetkisi:
Vasi, mahkemenin izni ile boşanma davası açabilir. Vasi tarafından açılan boşanma davasında, vesayet makamı olan sulh hukuk mahkemesi tarafından izin verilmiş olmalıdır.
Sonuç:
Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davalarında, yetkili mahkeme eşlerin son altı ay birlikte yaşadıkları yerin aile mahkemesidir. Eğer eşler farklı yerlerde yaşıyorsa, davacı eşin veya davalı eşin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir. Ayrıca, vesayet altındaki eş için vesayet makamının bulunduğu yer mahkemesi de yetkili olabilir. Görevli mahkeme her durumda aile mahkemesi olup, bu mahkeme bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemesi aile mahkemesi sıfatıyla davaya bakar. Mahkeme tarafından yetki kurallarına uyulmadığı tespit edilirse, yetkisizlik kararı verilerek dosya yetkili mahkemeye gönderilir.
- Akıl Hastalığı Nedeniyle Boşanma Davasının İspatı ve Deliller
Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davalarında, davacı eşin iddialarını somut delillerle desteklemesi zorunludur. Bu davalarda ispat yükü davacı eşin üzerindedir. Eşin akıl hastası olduğu ve hastalığın ortak hayatı çekilmez hale getirdiği sağlık kurulu raporu, tanık beyanları ve diğer belgelerle kanıtlanmalıdır. Ayrıca, hastalığın tedavi edilemeyeceği ve iyileşme ihtimalinin bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla ortaya konulmalıdır.
1. Resmî Sağlık Kurulu Raporu: Temel Delil
Zorunlu Delil Niteliği Taşır:
Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davalarında resmî sağlık kurulu raporu zorunlu bir delil niteliğindedir. Mahkeme, bu rapor olmadan boşanma kararı veremez.
Raporun Alınması:
Rapor, tam teşekküllü devlet hastaneleri veya üniversite hastanelerinin psikiyatri kliniklerinden alınmalıdır.
Özel hastanelerden alınan raporlar, mahkeme tarafından delil olarak kabul edilmez.
Raporun İçeriği:
Resmî sağlık kurulu raporunda şu hususlara yer verilmelidir:
-Hastalığın adı ve türü,
-Hastalığın başlangıç süresi ve seyri,
-Tedavi süreci ve hastalığın iyileşme olasılığı,
-Hastalığın ortak hayatı çekilmez hale getirip getirmediği,
-Hastalığın tedavisinin mümkün olup olmadığı ve kalıcı olup olmadığı.
Raporun Geçerliliği:
Mahkeme, sunulan raporu yeterli görmezse, resen yeni bir sağlık kurulu raporu talep edebilir. Raporun tarihi ve geçerlilik süresi dikkate alınır.
2. Tanık Beyanları ile Hastalığın Etkilerinin İspatı
Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davalarında, tanık beyanları hastalığın evlilik birliğine etkilerini ve ortak hayatı çekilmez hale getirdiğini kanıtlamak açısından önemlidir.
Tanıkların Beyanlarında Dikkat Edilmesi Gerekenler:
Tanıkların, eşin hastalığının evlilik birliği üzerindeki olumsuz etkilerini gözlemlemiş kişiler olması gerekmektedir. Tanıkların olaylara birebir şahit olması ve eşin hastalığının aile yaşantısını nasıl etkilediğini açıklaması önemlidir.
3. Akıl Hastalığı Nedeniyle Hastane Kayıtları ve Tedavi Belgeleri
Tedavi Sürecini Gösteren Belgeler:
Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davalarında, hastane kayıtları, reçeteler ve tedavi belgeleri önemli deliller arasında yer alır.
Mahkemeye Sunulması Gereken Belgeler:
-Hastane tedavi kayıtları ve psikiyatri bölümü raporları,
-Eşin düzenli olarak kullandığı ilaçlara ilişkin reçeteler,
-Psikiyatri seanslarına dair belgeler ve tedavi süreç raporları.
4. Sosyal Çevreden Gelen Deliller ve Bilgi Belgeleri
Çevresel Gözlemler ve Bilgiler:
Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davalarında, eşin sosyal çevresinden gelen gözlemler ve bilgilerin mahkemeye sunulması da delil niteliği taşır.
Sosyal Delillerin Mahkemeye Sunulması:
-Komşuların, akrabaların ve aile dostlarının gözlemleri,
-Eşin hastalığı nedeniyle evlilik birliğini nasıl etkilediği konusunda çevrenin tanıklıkları,
-Eşin davranışları nedeniyle aile içinde yaşanan sorunlara ilişkin bilgi ve belgeler.
5. Mahkemeye Sunulabilecek Diğer Deliller
Yazılı ve Görsel Deliller:
Eşin hastalığına dair psikiyatri raporları ve teşhis belgeleri,
Tedavi sürecinde çekilen video kayıtları veya hastalığın etkilerini gösteren görsel materyaller.
Polis Tutanakları ve Resmî Belgeler:
Eşin akıl hastalığı nedeniyle çevreye zarar verdiğine veya kriz geçirdiğine dair polis tutanakları da delil olarak kabul edilebilir.
Sonuç:
Akıl hastalığı nedeniyle açılan boşanma davalarında, ispat yükü davacı eşin üzerindedir. Bu davalarda, resmî sağlık kurulu raporu temel delil niteliğindedir ve mahkeme, bu rapor olmadan boşanma kararı veremez. Tanık beyanları, hastane kayıtları, tedavi belgeleri ve sosyal çevreden gelen gözlemler de mahkeme tarafından dikkate alınır. Eşin hastalığının ortak hayatı çekilmez hale getirdiği ve tedavi edilemeyeceği somut delillerle kanıtlandığında, mahkeme boşanma kararı verir. Bu nedenle, boşanma sürecinin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için delillerin titizlikle toplanması ve sunulması büyük önem taşır.
- Bu Sebeple Açılan Boşanma Davasının Sonuçları
Akıl hastalığı nedeniyle açılan boşanma davalarında, boşanma kararı verilmesi durumunda mal rejimi tasfiyesi, tazminat, nafaka, velayet ve miras hakları gibi birçok hukuki sonuç ortaya çıkar. Akıl hastası eşin korunması ve mağduriyet yaşamaması için mahkeme tarafından gerekli tedbirler alınır. Bu davalarda mahkeme, eşlerin kusur durumunu dikkate almaz ve yalnızca hastalığın ortak hayatı çekilmez hale getirdiği ve iyileşme ihtimalinin bulunmadığı tespit edildiğinde boşanma kararı verir.
1. Mal Rejimi Tasfiyesinde Kusurun Etkisi Yoktur
Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi Geçerlidir:
Akıl hastalığı nedeniyle açılan boşanma davalarında, mal rejimi tasfiyesi kusur durumundan bağımsız olarak yapılır. Eşlerin mal rejimi, evlilik süresince geçerli olan edinilmiş mallara katılma rejimi kurallarına göre tasfiye edilir.
Katılma Alacağı ve Paylaşım:
Mal rejimi tasfiyesinde, eşlerin evlilik birliği içinde edindikleri mallar katılma alacağı kapsamında paylaşılır. Akıl hastası eşin kusurlu olması, mal rejimi tasfiyesinde hak kaybına neden olmaz.
Eşlerin Kişisel Malları Saklıdır:
Eşlerin evlilik öncesinde sahip oldukları veya evlilik süresince kişisel mal olarak edindikleri mallar tasfiyeye dâhil edilmez. Kişisel mallar dışında kalan edinilmiş mallar, eşler arasında eşit olarak paylaştırılır.
2. Maddi ve Manevi Tazminat Talepleri
Maddi Tazminat Talebi:
Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davalarında, maddi tazminat talebi ancak kusurlu davranışların evlilik birliğini sarsması durumunda gündeme gelir. Akıl hastası eşin kusuru aranmadığı için, maddi tazminat talepleri çoğunlukla kabul edilmez.
Manevi Tazminat Talebi:
Akıl hastalığı nedeniyle açılan boşanma davalarında, manevi tazminat talepleri de kusur aranmadığı için genellikle reddedilir. Ancak, akıl hastası eşin boşanma sürecinde diğer eşe yönelik onur kırıcı davranışları veya zarar verici eylemleri varsa, manevi tazminat gündeme gelebilir.
3. Nafaka Kararları: Tedbir ve Yoksulluk Nafakası
Tedbir Nafakası:
Boşanma süreci devam ederken, akıl hastası eşin mağdur olmaması için tedbir nafakası kararı verilebilir. Tedbir nafakası, boşanma davası süresince eşin ve varsa çocukların temel ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla ödenir.
Yoksulluk Nafakası:
Boşanma sonrasında, akıl hastası eş yoksulluğa düşecekse, diğer eşten yoksulluk nafakası talep edebilir. Yoksulluk nafakası, akıl hastası eşin yaşam standartlarının korunması ve temel ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla bağlanır.
Nafaka Miktarının Belirlenmesi:
Nafaka miktarı belirlenirken, akıl hastası eşin sağlık durumu, ekonomik ihtiyaçları ve diğer eşin mali durumu dikkate alınır. Nafaka süresi mahkeme tarafından takdir edilir ve akıl hastası eşin ömür boyu nafaka alması mümkün olabilir.
4. Velayet ve Çocukların Durumu
Çocuğun Üstün Yararı Esas Alınır:
Boşanma davalarında velayet kararı, çocuğun üstün yararı göz önünde bulundurularak verilir. Akıl hastası olan eşin velayet hakkı, çocuğun fiziksel ve psikolojik sağlığını tehlikeye atıyorsa, velayet diğer eşe verilir.
Akıl Hastası Eşe Görüşme Hakkı:
Mahkeme, akıl hastası olan eşin çocukla görüşme hakkını çocuğun üstün yararını dikkate alarak sınırlandırabilir veya tamamen kaldırabilir. Çocuğun güvenliği ve sağlığı tehlikede değilse, mahkeme görüşme hakkını denetimli şekilde sağlayabilir.
İştirak Nafakası:
Çocukların velayeti mağdur eşe verildiğinde, akıl hastası olan eş iştirak nafakası ödemekle yükümlü tutulamaz. Eğer akıl hastası eşin ekonomik durumu uygun değilse, iştirak nafakası yükümlülüğünden muaf tutulabilir.
5. Miras Hakları ve Boşanmanın Etkisi
Miras Hakkının Kaybı:
Boşanma kararı kesinleştikten sonra, eşlerin birbirleri üzerindeki yasal miras hakları sona erer. Ancak, boşanma davası devam ederken eşlerden birinin ölmesi halinde, sağ kalan eş yasal mirasçı olmaya devam eder.
Akıl Hastası Olan Eşin Miras Hakkı:
Akıl hastası eş boşanma sonrasında miras hakkını kaybeder, ancak boşanma gerçekleşmeden önce eşlerden biri ölürse, miras hakkı devam eder. Vesayet altında olan akıl hastası eşin miras hakkı, vasi tarafından korunur ve miras tasfiyesi vasi aracılığıyla yapılır.
Sonuç:
Akıl hastalığı nedeniyle boşanma davalarında, boşanma kararı verilmesi halinde mal rejimi tasfiyesi, nafaka, tazminat ve velayet gibi birçok hukuki sonuç doğar. Mal paylaşımı, kusurdan bağımsız olarak edinilmiş mallara katılma rejimine göre yapılır ve akıl hastası eşin miras hakkı boşanma kararı ile sona erer. Velayet kararı çocuğun üstün yararına göre verilirken, nafaka ve tazminat talepleri eşlerin ekonomik ve sosyal durumlarına göre değerlendirilir. Bu süreçte, akıl hastası eşin mağdur olmaması için mahkeme tarafından gerekli tüm tedbirler alınır.